3 Kasım 2014 Pazartesi

Arrow

Ekranların en çok izlenen yapımlarından birisi. 2012 yılından beri The CW kanalının baş yapıtı bence. Bir çizgi romanın günümüze getirilmiş hikayesi. Batmanla aynı evrenden.

Arrow karakteri Oliver Queen yani Stephen Amell tarafından canlandırılıyor. Tam uymuş bir karakter herkesin gözünde. Genel olarak arrowun yaşadıklarını ve nasıl kahraman olduğunu inceliyor. Dc comics in diğer karakterlerine nazaran Arrow da Batman gibi fantastick bir karakter değil. Aksine tamamen kendi gücünü kullanan , teknelojiden yararlanan ve tamamen insani olan bir karakter. Batman ın ve Arrow un bu kadar çok sevilmeside belkide insanların olmasına daha gerçekci baakıyor olmasıdır .Dizinin genel özeti olarak şu yazılmış ama sadece 1. sezon için geçerli ;
Milyarder bir çapkın olan Oliver Queen korkunç bir deniz kazasından sonra hayatında yeni bir sayfa açar. Beş yıl boyunca bulunamayan ve öldüğü zannedilen Oliver sonunda Büyük Okyanus'un ortasındaki tropik bir adada bulunur. Oliver Starling City'e, evine geri döner. Kendisini karşılayan annesi Moira, kız kardeşi Thea ve en iyi dostu Tommy Oliver'ın son beş sene içinde yaşadığı şeyler yüzünden çok değiştiğini fark ederler. Birçok süper kahraman gibi Oliver da dönüştüğü adamı insanlardan saklamak ister ama bir taraftan da eskiden işlediği günahların bedelini ödemeye de kararlıdır. Bu nedenle suçlularla mücadele etmek ve şehrin eski ününe kavuşmasını sağlamak için gizli Arrow kişiliğini yaratır. Ancak Arrow'un yetkisi olmadan düzeni korumaya çalışırken kullandığı yöntemler bazılarının canını sıkmaktadır. Dedektif Quentin Lance'in en büyük dileği (Oliver'ın eski kız arkadaşı Laurel'in babası) Arrow'u yakalamaktır. Bir süre sonra Oliver'ın dönüşünden çevresindeki bazı insanların memnun olmadığı da anlaşılır... Oliver'ın annesi Moira'nın oğlunun geçirdiği deniz kazasıyla ilgili daha çok şey biliyordur...

2. Sezon olaylar karışıyor farklı bir yöne gidiyor. 3. sezon ise daha başka şeyler. Bunları yavaş yavaş inceleyeceğiz.  Takipte kalın :)


2 Kasım 2014 Pazar

Dizi

tam dizi dönemi . benim bahsettiğim yabancı diziler tabi . hani şu 42 43 dk lık bölümlerde 2 saatlik olay anlatan diziler. bu aralar piyasa çok canlı . sabahlara kadar alt yazı bekliyoruz birçoğumuz. dün gece doctor who nun yeni bölümünü sabaha kadar bekledim en basit örnek. adamlar kaliteli işler yapıyor. Arrow , the originals, gotham , doctor who, the blacklist, agents of shield, the flash, the 100, person of interest şuan takip ettiklerim. baya güzel akıcı ve aksiyon içeriyor. çoğunu sizlerde takip ediyorsunuzdur. adamlar bu işi biliyor yahu yorumlarımı her izlediğim de söylüyorum . Çoğu karakterle insan kendini özdeşleştiriyor. My name is Oliver Quen repliği beni bitiriyor en basiti , veya kral klaus . Tavsiyem izlemeniz. Bir sonraki bloğumda arrow a geniş bir bakışla karşınıza geleceğim.

21 Eylül 2014 Pazar

Üniversite ve gençlik

Merhaba arkadaşlar. Son yazımdan bu yana fazla bir zaman geçti. Bunun için üzgünüm.


Malum ilköğretim - lise - lisans - y.lisans eğitimleri başladı ülkemizde. Benim yazımın ilgi alanı daha çok lisans ve sonrası eğitimler için.
Sanırım bir çok kişi bayrama kadar sarkıtmıştır tatilini. Bayramdan sonra yoğun bir tempo bekliyor herkesi. Umarım hepiniz çok güzel bir tatil geçirmişsinizdir. Üniversitelerin tam anlamıyla derslere başlamasından sonra özellikle üniversite kentleri dediğimiz şehirlerimizde yoğunluk baya artacaktır. Buda esnafa ve yerel halka +(artı)  kazandıracaktır kanımca. Bence üniversite gençlerinin şehrinize gelmesi bir fırsat. Özellikle genç girişimciler için bir sürü iş kaynağı demektir bu . Akıllı olanın kazanacağı fırsatları doğuracaktır. Neyse bunları geçelim bunlar işin diğer boyutu.
Her yıl olduğu gibi bu yılda ülkemizde bir çok genç ilk defa üniversiteye kaydoldu. Yeni arkadaşlar yeni ortamlar kurup belki de daha önce yaşamadıkları deneyimler yaşayacaklar. Artık liseden çıkış anlamına geliyor bu. Artık çoğu kişi liseli tabirinden kurtuluyor belkide:) Tabi üniversite de her şey dört dörtlük olacak diye bir şey yok. Yeri gelecek hatalarda yapacaksınız. Ama unutmayın ki hatasız yaşayamazsınız. İnsansınız ve insan doğasında hata yapmakta var. Hatalarınızı kabullenip düzeltmeye çalışmalısınız. Yoksa hatalarınız daha da büyür ve içinden çıkılmayacak sorunlar doğurabilir .

Üniversiteye başladığınızda bazı şeylerin daha farklı olduğunu öğreneceksiniz. Bunları ben yazmayayım hani derler ya anlatılmaz yaşanır öyle şeyler. Benim size tavsiyem önyargılarınızdan kurtulun ve yeni şeyler keşfetmekten korkmayın. Ama kesinlikle kendinize hakim olmayı bilin.

Bir yerden sonra kişiliğiniz oturmuş olacak ve kendinizi tamami ile tanımış olacaksınız. İşte o zaman benim adım ..xxx.... ..xx... gururla söyleyebilirsiniz.

Kendinize iyi davranın. İlk önce kendinize saygı duyun .

18 Ağustos 2014 Pazartesi

Mimarlık öğrencisi olmak

Uzun bir ara oldu. Umarım yazılarımı beğeniyorsunuz ve okuyorsunuzdur. Biraz geç bir saatte yazıyorum her seferinde ama inşallah düzelteceğim saat takvimi mi.
Mimarlık zor bir bölüm gerçekten arkadaşlar. Herkesin yapabileceği bir şey değil. İlk dönemler elle çizim yapmak. Masa , cam, kalem , sünger her şey problem. Sonra bilgisayara geçince işler biraz daha rahatlıyor. Ama onunda program sorunları çıktı sorunları vs sıkıntıları var. Ama bir şekilde çözüyorsunuz bunları. Sorun olan şu ki sürekli hocaların sizden çizim bekliyor olması. Tek bir dersin yükümlülükleri çok sıkıntıya sokuyor insanı. Günlerce uğraşmak gerekiyor ve bu her hafta tekrarlanan bir döngü. Ve hocalar genelde sanki başka dersiniz yokmuş gibi bir şeyler istedikçe istiyorlar. Tek bir proje dersi insanı bu kadar zora sokuyorken diğer derslerde eklenince hayata zaman kalmıyor resmen. Düşününce gerçekten zor meslek öğrencilik sözüne tam uygun bir bölüm. Hayata zaman kalmıyor yetmediği gibi yaptığın şeyleri asla hocalara beğendiremiyorsun. Of of zor meslek mimarlık. Her hafta 1 proje ve 5 dersin yükümlülükleri. Akşam dışarı çıkınca ertesi günkü derse kafa gidiyor direk. Nasıl olacak bilmiyorum. 4. sınıfa geçtim ama hala 2. sınıfdan alttan dersim var:) Ben biraz rahat okudum yeni yeni zorlanmaya başlıyorum bir de diğer arkadaşların neler çektiği varın siz düşünün. Pişman mıyım bilemiyorum. Mimar Muhammed ARAS kulağa hoş geliyor değil mi. Ama Muhammed ARAS isminin önüne mimar gelmesede olur değil mi :)

Geçen yine proje çiziyordum.........

12 Ağustos 2014 Salı

Telefon ve mantık ilişkim

Merhabalar .

Hala bir iş fikri bulamadım. Ama iyi gelişmeler var :)


Bu yazımda size telefonlar ile ilgili yazacam.

Bu devirde telefon seçmek zor. Ben teknik yazılar veya uzmanlar gibi bir yazı değilde daha çok müşterilerin açısından bir değerlendirme yapacağım. Birde böyle düşünmek lazım.

Biliyorsunuz piyasalar iphone 6 yı bekliyor büyük bir sabırsızlıkla. Doğal olarak yeni telefon alacak kişilerde artık eylül ü bekleyelim modunda. Kullanıcıların büyük çoğunlugu artık iphone kullandığı bir gerçek. Samsung nokia lg gibi ürünler daha geri plandalar artık.

1. si iphone daha kolay kullanıma sahip.
2. si şekil olarak çok karizmatik.
3 sü piyasa güveni veriyor.

Bu maddeler bence iphone un tercih edilmesinde çok büyük bir etken. Özellikle Türk halkı için 3. madde çok önemli bence. Çünkü piyasa güveni demek bugün telefonu alıp iyi bir kullanımla fazla zarar etmeden tekrar satabilmek demek. Örnek veriyorum 2200 tl ye aldığın iphone 5s gold ilk sene sonunda bile en fazla 2000 tl gibi bir fiyattan alıcı buluyor. Yani 1 yıl içinde 0 telefon fiyatları 100 200 lira oynuyor. İyi kullanmış biriside 2. el telefonunu rahat 1400 gibi bir fiyata satabiliyor. Üste verdiği parada kullanma payı ve oda insana değmiyor.
Ama diğer markalarda 1900 2000 tl 0 ını aldığın telefon 2 ay içinde 1600 e düşebiliyor. 0 telefonların piyasası sürekli oynuyor buda 2. el piyasasında kullanıcıların zarar etmesine neden oluyor bence.

Ben telefonu alırken bunu göz önüne alan insanların olduğunu düşünüyorum ve bunu düşününce iphone u seçtiklerine inanıyorum. Bence de mantıklı bir seçim.

Konuyu bağlayacak olursak iphone 6 yolda gibi gözüküyor ve yine en çok satan o olacak diye düşünüyorum. Telefonun ardından saat de çıkaracaklarmış. İphone 6 yı alamasam bile saatini mutlaka alacağım.


Biliyorum benim bloglarım biraz ilginç bir tarzda devam ediyor. Ama beni bilirsiniz...

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Ben ve iş hayatım

Merhabalar . Son yazımla baya ara verdim kusura bakmayın. Yine kendimle alakalı bir yazı olacak ama bu sefer düşünce yapım daha ön planda olacak.

Aklımda hep güzel şeyler var. Güzel fikirler. Üniversite 4. sınıfa geldim ama okulu uzatacağım gibi duruyor. Bu yüzden bende mezun olmayı beklemeden bir şeyler yapayım istiyorum. Dediğim güzel fikirler gerçekten işe yarar iş planları. Ama nedense hepsini yapmak için milyonlar gerekiyor :) Böyle bir sıkıntım var. Üniversiteli bir gencim az sermayem ile nasıl bir iş yapabilirim ? Aklımda sürekli bu konu var. Aslında bir proje geldi aklıma. İşe yarar gibi de duruyordu. Ama ne yazık ki üstünde bolca düşününce elde patlama riskinin çok olduğunu farkettim. Daha doğrusu benlik bir işte değildi. Şimdi yine düşüncelerdeyim. Acaba nasıl bir iş kurabilirim. Az sermaye ile güzel para kazandırabilecek bir iş. İnternet üzerinden güzel işler kurulabilir. Ama ilginç bir fikir lazım. Sonuçta çoğu fikri insanlar kullanmış tabi. Bir yerde okumuştum 2 genç üniversiteli internet üzerinden alışveriş sitesi kurmayı kafaya koymuşlar. Ve kurmuşlar. Güzel bir fikir. O zamanlar internetten alışverişde ülkemizde pek olmadığı gerçeği ile birleşince fikir yürümüş gitmiş. Şimdinin trendyol,markafoni vs gibi şirketlerin fikri ve kapasitesi gerçekten güzel. Yürümüş gitmişler. Veya arkadaşlık sitelerini düşünebiliriz. Siberalem , pembepanjur , hocam.com gibi siteler yürümüş gitmiş. Şimdi bunlara benzer siteler kurulur mu kurulur. Ama piyasada bu sitelerden çok örnek var artık. Bu yüzden rekabet sıkıntısı var. Özellikle alışveriş siteleri ile rekabet imkansız.

Bende düşünüyorum nasıl bir iş yapsam. Amacım genç bir işadamı olmak. Ama bir yerden başlamak lazım değil mi ? İnternetten yapılacak işler daha basitime gidiyor. Çünkü sermaye ihtiyacı az, iş gücü yok ve daha rahat. Bunun yanında ticaret yapma fikride var aklımda ama ne ticareti. Dükkan kurmak lazım buda yine işi sermaye ye getiriyor. Ah ah bir becerimde yok ki. Ne bileyim bilgisayar uzmanı veya el işi iyi yapabilen biri veya bir dahi değilim. Tak diye bir şeyi kafaya koyup hemen yapamıyorum hali ile. Güzel akıllı bir iş fikri ve özveri ile çalışmam gerekiyor. Tamam çalışırım yapmak için uğraşırım ama haftalardır fikir konusunda tıkandım kaldım. Yetmezmiş gibi yaz okulunda ki derslerde var. Bir türlü yapabileceğim kazanabileceğim sektörü ve işi bulamadım. Genç girişimce iş adamı adaylarının en büyük sıkıntısındayım sanırım :) Belki bir kaç güne aklıma bir fikir gelir ...


Okuyan herkese teşekkür ederim.

4 Ağustos 2014 Pazartesi

My name is Muhammed ARAS 2

Kaldığımız yerden devam...

Yine kendimi tanıtmaya devam edecem bu yazımda. Nasıl yapacağımı da pek bilmiyorum ama bakalım bakalım:)

Neler neler var aslında ama ana hatları vereyim sizlere ilk önce.
Bildiğiniz gibi 29.04.1993 yılında dünyaya gelmişim. 3 5 yaşıma kadar çoğu şeyi hatırlamıyorum. Ailem sağ olsun hep videoya almışlar bizi o yüzden yinede neler yaptığıma dair biraz fikrim var :) Sonra okula başladım. 4 yaşında. Annem öğretmen olduğundan sabahları bize bakacak zaman bulamıyormuş. Bu yüzden 4 yaşında bizi misafir olarak anaokuluna vermiş. 7 yaşına kadar anaokula gittim durdum :) Keşke okula erken başlatsalarmışda hayattan 2 yıl kazanmış olsaydım diye düşünüyorum şimdi. 7 yaşında ilkokula başladım. İlkokula gitmeden hemen önceki günü ve ilk günümü hala hatırlıyorum. Gece çok heyecanlıydım. Sabah okula gittim ve beklediğimin aksine çok utangaç davrandım. Normalde hiç utangaç değilimdir. Çocukluk olsa gerek. 5. sınıfa kadar sınıfın en çalışkanlarındandım. Sonra orta okula geçtik. Ben ders çalışmayı artık bıraktım. Sadece dersde dinlediklerimle sınavlara ve denemelere giriyordum. O zaman ki hayat felsefem sadece aptallar ders çalışırdı. Bu lisede de böyle devam etti :) Orta okulda hiç çalışmama rağmen hep ilk 5 deydim okulda. Buda ilginç bir istatistikdi. Sonunda oks girip Fen lisesine gitmeyi hak kazandım. Açıkcası hayatımın dönüm noktası bu. Keşke fen lisesine gitmeseymişim. Beni daha pasif yaptı o lise desem yeridir. Yine de ortamları kurduk takıldık zaman geçirdik eğlendik 4 yılı bitirdim sonunda. İlk yıl lys sınavında kötü puan aldığım için mecburen özel üniversiteye geldim. 2. yılı bekleme gibi bir düşüncem hiç olmadı çünkü kendimi biliyordum , ben hayatta ders çalışmazdım. Doğuş üniversitesi Mimarlık bölümünde okuyorum. İlk 2 yılın hiç üstüne düşmedim devamsızlık yaptım bazı derslerden de bu yüzden kaldım ama 3. yıl aklım başıma geldi toparlamaya gayret ettim. 4. sınıfa geçtim kağıt üzerinde şimdi ama hala 2. sınıftan alttan dersim var nasıl olacak hiçbir fikrim yok. Pek haz etmedim bazı dönemler kendimden ama yine de iyi yıllar geçirdim. Yine de seçebileceğim en iyi mesleği seçtim bence kendim için. Geçmişime bir bakınca vay be dediğim anlarım var. Kendimi seviyorum derler ya öyle ne yaparsam yapayım hep kendimi kurtarmanın yollarını arama durumundayım şuanda :)

Hayatı ilginç ve harcanmayacak kadar kısa buluyorum bu aralar. Ne zaman ne olacağı belli olmuyor. Sonuç olarak televizyonda oynayan dizilerde ki gibi hayatlarımızda yok. Kendimize bakmalıyız. Bunun farkına vardım. Bu yüzden büyük bir değişikliğe gidiyorum hayatımda. Eskiden bilgisayar oyunları oynardım nasılda hoyratça harcamışım zamanımı. Artık bunlara yer yok yaşımımda. Fazlalıklarımı ağırlıklarımı kaldırıp yeni hayatımın ilk gününe merhaba diyeceğim inşallah sizinle beraber. Belki bir film çekerim ilerde bunla ilgili :)

Severim ilginç şeyleri. Sinema/ dizi - iş hayatına hep hayranlığım vardır. Hedeflerim arasında bir gün kendi işimi kurup büyütmek ve kendi filmime yapımcı, senarist, başrol olmak :)


Kısaca benim eğitim ve bu yaşa gelme dönemimi anlattım. Daha önce hiç de açmadım ki kendimi herhangi birine. Kendimi nasıl anlatacağımı hiç bilmiyorum o yüzden. Sizler de kusuruma bakmayın o yüzden. Anlatılmaz yaşanır insanlardanım diyeyim ben en iyis.

Okuduğunuz için teşekkürler. Bir sonra ki yazımda ben ve iş hayatı ile ilgili yazmayı planlıyorum.